Genital Bölge Varisleri
Nedir?
Nasıl gelişir?
Pelvik konjesyonda varisler nasıl oluşur?
İşlevsel: Gebelikte vücut sıvısı artar ve kilo alımı olur. Bu aşırı sıvı ve kilo alımı, damarı bozar ve kanla genişlemesine yol açar. Zamanla toplardamarların kapaklarıda bozulmuş olduğu için daha da genişler.
Hormonal: Gebelikte artan kadınlık hormonları damar duvarının gevşemesine ve sonuçta varis oluşumuna neden olur. Belkide bu sebeple erkekte bu durum oluşmamaktadır.
Anatomik: Gebelikte olan olaylar sonuçta toplardamarların anatomisinin bozulmasına yol açarak varis gelişimine katkıda bulunabilirler.
Bu durumun bacaklardaki varislerle olan ilişkisi nedir?
Kadınlarda Pelvik konjesyon görülme sıklığı nedir?
Hangi kadınlarda daha sık görülür?
En yaygın şikayet nedir?
Diğer belirtiler nelerdir ?
Dış genital bölge çevresinde şişlik
Dış genital bölge, kalça, apış arası ve bacaklarda varisler
Anormal adet kanaması
Karın alt bölgelerine dokunulduğunda ağrı
Cinsel ilişki sırasında ağrı
Ağrılı adet
Sırtağrıları
Vajinal akıntı
Depresyon hissi
Pelvik konjesyon ile karışabilecek olan diğer hastalıklar nelerdir?
Tanı
Ultrasonografi: İlk olarak istenecek olan incelemedir. Ultrasonografi ile rahim ve leğen kemiği içinde yer alan diğer organlar değerlendirilir. Bu bölgedeki varisler, varisler içindeki kan akımının hızı ve yönü belirlenir. İnceleme ağrısız olup, yaklaşık 30 dk sürer.
Bilgisayarlı tomografi: Karın içi organları, beraberinde toplardamarlar ve kadınlık organı çevresindeki varisler rahatlıkla görüntülenebilir. İncelme bir ilacın damardan verilmesi esnasında tomografi cihazının hızlı bir şekilde görüntü alması ile gerçekleşir. Kullanılan ilaca karşı allerji ve özellikle böbrek hastalarında böbrek fonksiyonlarında bozulma gelişebilir. Ayrıca bilgisayarlı tomografinin önemli oranda radyasyon riski olduğu için gebe ve gebelik şüphesi olanlarda kullanılmaz.
Manyetik rezonans görüntüleme (MRI): Radyasyon ve çoğu kez ilaç kullanılmadan karın içi organları ve toplardamarlarının görüntülenmesini sağlar. Çok iyi görüntü verdiği için çoğu kez ultrasonografiden sonra istenecek olan bir incelemedir. Vücudunda metal bulunan hastalarda MR çekilmesi mümkün olmayabilir. İnceleme yaklaşık 15 dk sürer.

Venografi: Özellikle MR ve bilgisayarlı tomografi varlığından itibaren daha az kullanılmaktadır. Özel bir ilacın kasıktan ya da bacaktaki damarlardan verilmesi ve bu arada seri halde Röntgen çekilmesi prensibine dayanır. Yaklaşık 30-45 dk sürer ve kullanılan ilaca karşı allerji ve özellikle böbrek hastalarında böbrek fonksiyonlarında bozulma ve radyasyon riski taşır.
Hastalardaki belirtilerin çok çeşitli olması nedeni ile hastalarda doğru tanıya gitmek zordur. Belirli bir hastalığa yönelik olmayan yaygın ve şiddeti zaman içinde değişebilen belirtiler nedeni ile rahatlıkla gözden kaçar ve geç teşhis edilir.
Aralarında ameliyat ve ameliyat dışı yöntemlerinde olduğu çok çeşitli tedavi seçenekleri vardır. Tedaviden amaç hastanın şikayetlerinin geçirilmesi, görülen varislerin ortadan kaldırılması ve tekrar şikayet ve varis oluşumunun engellenmesidir.
Geçmişte bu sorunun tedavisinde çok sayıda ilaç kullanılmıştır. Bunlar damarları büzüştüren ilaçlar (Ergotamin) ve hormonlardır. Bu ilaçlar artık hastalığın tedavisinde kullanılmamaktadır. Temel olarak bu sorunun tedavisinde ilaçlar yer almaz. Ancak diğer tedavilerin başarısız kaldığı durumlarda ağrı kesiciler ve antidepresanlar gibi ilaçlar destekleyici olarak kullanılabilir.
Çoğu kadın hastanın uygulanan klasik tedavilerden yarar görmemesi nedeni ile çareyi diğer tedavi yöntemlerinde aramaktadırlar. Bu amaçla fizik tedavi, davranış tedavisi, psikoterapi, akupunktur, epidural ve sinir blokajı kullanılmıştır. Ancak genelde bu tedavilerle geçici bir rahatlamanın ötesinde çözüm sağlanmaz.
Günümüzde ameliyat pelvik konjesyon sendromunun tedavisinde ilk tercih edilmesi gereken tedavi değildir. Ameliyat diğer bütün tedavi yöntemleri başarısız olduğunda kullanılacak olan tedavidir. Ameliyat ile dış gential bölgedeki varisler küçük kesiler yapılarak çıkartılır ve karın içinde toplardamarlara baskı yapan etkenler düzeltilir. Rahim ve çevresindeki bütün varisli damarlar çıkartılsa bile tam olarak rahatlama olmayabilir.
Son 5-10 yıldır anjiografik yöntemlerdeki gelişmeler sayesinde pelvik konjesyon sendromunun tedavisinde yeni tedavi yöntemleri gündeme gelmiştir. Temel olarak rahim, içorganlar ve dış genital organlar çevresinde bulunan ve şikayete neden olan genişlemiş varisli damarların kaynaklandığı temel damarın tıkanması yada kapatılması işlemine embolizasyon denilmektedir. Söz konusu damar kapatıldığında varisli damarları besleyen etken ortadan kalkmış olacağı için varisler küçülür, kaybolur ve şikayetler ortadan kalkar. Bu işlem anjiografi şeklinde kasıktan tercihen lokal anestezi altında damara girilmesi, kateterlerle varislerin kaynağı olan damara ulaşılması ve anjiografi çekildikten sonra damarın içerisine tıkaç adı verilen cisim yada sıvının yerleştirilmesi şeklinde gerçekleştirilir. Yerleştirilen tıkaç içinde bulunduğu damarda pıhtı oluşturarak, damarın tıkanmasına yol açar. Bu şekilde damarda kaçak durur. İşlem ortalama 1 saat sürer ve bir gece hastanede kalmayı gerektirebilir. Bazen işlem birkaç kez tekrarlanabilir. Embolizasyonu takiben kaybolmayan dış genital bölge varislerine çoğu kez köpük yada klasik skleroterapi yapılır.
Bu işlemin yapıldığı hastaların yaklaşık %60 ında şikayetlerde rahatlama ya da tamamen düzelme söz konusudur. Ağrının kaybolması 2-4 hafta sürebilir. Ancak bilinmesi gereken bu işlemden sonra bütün hastaların tam olarak şikayetlerinin geçmeyebileceğidir. Girişimin kesi ve genel anestezi gerektirmemesi, olası yan etkilerinin az olması nedeni ile bir fayda sağlamadığında bile kaybedilmiş bir şey olmayacaktır. Bu nedenle uygun olan hastalarda %60 başarı şansı için embolizasyon denenmelidir.
Daha hafif bir işlemdir: Kesi gerektirmeyen ve cerrahide olabilecek yan etkilerin oluşmayacağı (,)hasta tarafından daha rahat kaldırılabilen bir girişimdir.
Anestezi: Genel anestezi gerekmez.
Şikayetlerde düzelme: Ameliyata göre embolizasyon daha başarılıdır. Hastaların çoğunda şikayetlerde kalıcı rahatlama olur.
Damar yaralanması: Kasıkta iğnenin girildiği damarlarda ve kateterin ilerletildiği damarlarda yaralanma sonucu kanama, pıhtı ve kasıkta pıhtı oluşumu olabilir. Ancak bu yanetkiler çok nadirdir.
Niçin teşhis zordur?
Tedavi?
İlaç tedavisi?
Alternatif tıp?
Ameliyatın tedavide yeri var mıdır?
Embolizasyon (tıkama) nedir?
Embolizasyonun sonuçları nasıldır?
Embolizasyonun ameliyata göre avantajları nelerdir?
Anestezi: Genel anestezi gerekmez.
Şikayetlerde düzelme: Ameliyata göre embolizasyon daha başarılıdır. Hastaların çoğunda şikayetlerde kalıcı rahatlama olur.
Embolizasyonun riskleri nelerdir?
Alerji: Anjioda kullanılan ilaca bağlı alerjik rekasiyonlar görülebilir. Ancak bütün işlemler ameliyathane ve uzman doktorların varlığında yapıldığı için bu tür risklere hızlı ve etkin müdahale yapılabilir.
Başarısız girişimler: Bazen başarılı embolizasyona rağmen hastanın şikayetleri gerilemeyebilir.
Radyasyon: Embolizasyon işlemi anjio şeklinde yapıldığı için radyasyon riski bulundurur ve gebelerde kullanılamaz.
Embolizasyon dışında başka tedaviler var mıdır?
Dış ve iç genital bölgede varisler ve karın ağrısı ile karakterize pelvik konjesyon sendromu çoğu kez varilere kaynak oluşturan bir damardan kaynaklanır. Ancak bazen kapak yetmezliği yada kaçak olmadan da toplardamarlar içerisinde artmış yüksek basınç sonucunda da bu sorun gelişebilir. Toplardamarlarda yüksek basınç ya karın içindeki toplardamarlarda geçirilmiş pıhtılara bağlı tıkanıklık yada darlıklar veya toplardamarların başka dokular tarafından sıkıştırılması sonucu gelişir. İlki tıpta posttrombotik sendrom diğeri ise May-Thurner sendromu olarak bilinir ve toplardamarların içinde stent yerleştirilerek tedavi edilir.
Kaynak:http://www.varis.info.tr/
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder